30 Ekim 2019 TBMM Genel Kurul Konuşması

By 0 Comment

Sayın Başkan;

Değerli Milletvekilleri;

30 Ekim 1961 tarihinde Almanya ile imzalanan “İşgücü Alım Anlaşması”nın 58. yıldönümü nedeniyle şahsım adına söz almış bulunuyorum..

Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve siz değerli milletvekillerini saygı ile selamlıyorum…

Sayın Milletvekilleri;

Göç aslında insanlığın kaderi..

İnsanlığın kaderi olması dışında göç, biz insanların da hikayesinin başlangıcıdır.

Biz inananlar; ana rahminden dünyaya, oradan toprağa ve en sonunda mahşerde var olacağımıza inanan bir göçmen topluluğuyuz aslında

Sayın Milletvekilleri

Dünya ekonomik sistemindeki eşitsizliğin artması ve gelir makasının ülkeler arasında giderek açılması sonucunda mukayeseli olarak daha iyi imkanlara sahip bir hayatın özlemi insanları göç etmeyi teşvik ediyor..

Üstat Necip Fazıl bu adaletsizliğine güzel vurgulamış;

Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü raporuna göre Bugün dünya genelinde 272 milyon insan göçmen konumundadır, bunların 65 milyonu ise çocuklardan oluşmaktadır.

“Dünyanın vicdanı” olarak nitelendirilen, insani yardım noktasında dünya da lider olan Türkiye, en çok sığınmacıyı ağırlayan ülke konumundadır.

Medeniyetimiz kendisine ihtiyaç duyan insanlara el uzatmaktan hiçbir zaman geri durmamıştır, Türkiye bugün de ölümden kaçan, yerinden edilmiş başta Suriyeliler olmak üzere tüm mazlum milletler konusunda önemli bir süreci başarıyla yürütmektedir.

İnanıyorum ki; yürütülen terörle mücadele operasyonları ile bölge terör örgütlerinden temizlenecek ve ülkemizdeki Suriyeli misafirlerimiz güven içinde ülkelerine döneceklerdir.

Değerli milletvekilleri;

30 Ekim 1961 tarihinde Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan anlaşmadan bugüne kadar geçen zamanda Almanya’da 3,5, bütün dünyada yaklaşık 6,5 milyonluk bir nüfusa ulaşan vatandaşlarımız hali hazırda dördüncü nesillerini yaşamaktadırlar.

Tabii ki bu kolay bir süreç olmadı.

2000’li yıllarda Türkiye iç siyasetindeki istikrar ve kalkınmayla birlikte gelen aktif dış politika vizyonu kapsamında, Türk vatandaş diasporasına yönelik ilgi, bütüncül bir hâl almış ve kurumsallaşma tarihindeki en zengin dönemini yaşamıştır.

2002 yılı itibari ile vatandaşlarımızın hizmet aldıkları konsolosluklarımızın fiziki imkanları düzelmiş, başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı olmak üzere bir çok yeni yapılanmaya gidilerek yurtdışı Türkler ile sürekli irtibat halinde olunmuştur…

Yine Hükümetimizin çalışmaları neticesinde yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları, ilk kez 2014 yılında bulundukları ülkelerden oy kullanabilmişlerdir.

Sayın Milletvekilleri

Nüfusunun yarısına yakını 30 yaş altında olan diasporamızın bilhassa genç mensuplarına yönelik çalışmalarımızı; onların çift-dilli bir eğitim sayesinde kültür ve kökenlerini, bilmelerini çok önemsemekteyiz.

Gün geçmiyor ki Avrupa’da bir camimize saldırılmasın, bir vatandaşımız göçmen veya Müslüman kimliği sebebiyle hakarete uğramasın.    

Bu ırkçılık, bizzat Avrupa kaynaklı araştırma ve raporlarda ortaya konduğu üzere, kendini sokak saldırılarından iş alımlarında yapılan ayrımcılığa kadar farklı şekillerde göstermektedir.

Biliyoruz ki, yurtdışındaki Türk toplumumuzun anavatanları Türkiye’ye duyduğu aidiyet ve güven hissi, yıllardır her türlü siyasî görüş ve çıkarların üzerindedir.

Bunun için yeni bir çalışmayı hayata geçirdiğimiz hepinizin malûmudur.

TBMM Dışişleri Komisyonu bünyesinde yurtdışında yaşayan vatandaşların sorunlarının çözümüne katkı sağlamak amacıyla Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu kurulmuştur.

Hayırlı uğurlu olsun.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz yıl Bosna Hersek ziyaretinde müjdesini verdiği Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu, yurtdışındaki vatandaşlarımızın tespit edilen ihtiyaçlarının ivedi şekilde giderilmesinde ve daha önce bahsi geçen sorunlarının meclis gündemine taşınmasında mühim bir merhale teşkil edecektir.  

Komisyon üyelerinin şu hususlardan hiçbir şüphe duymadıklarını biliyorum:

Türk diasporası için çalışmak, Türkiye için çalışmaktır.

Ve özellikle diasporada yaşayan gençlerimizin eğitimine, sağlığına, bilinç ve aidiyetine sunabileceğimiz katkılar, tüm milletimizin geleceğinin korunması anlamına gelecektir.

TBMM çatısı altındaki bu komisyonun çalışmalarını, üye tüm siyasî partilerin gönülden ve birlik içinde destekleyeceğini ümit ediyorum.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonu’nun çalışmalarının muvaffak olmasını diler, genel kurulu saygıyla selamlarım.