“Merhamet varsa umut vardır. Dayanışma varsa diriliş vardır. Kardeşlik varsa gelecek vardır”

Cennet vatanımızda, gönül coğrafyamızda ve dünyanın dört bir yanında yaşayan kıymetli vatandaşlarımız, evimizin süsü değerli büyüklerimiz, gözümüzün nuru genç kardeşlerim…
Bugün, gönülleri birleştiren, uzakları yakın eden, kırgınlıkları unutturan mübarek Kurban Bayramı’na erişmenin huzurunu yaşıyoruz.
Bu özel günler, sadece bir ibadetin yerine getirildiği zaman dilimleri değil; aynı zamanda kalplerdeki merhametin, yardımlaşmanın ve kardeşliğin yeniden yeşerdiği kutlu vakitlerdir.
Bugün insanlık, her zamankinden çok daha fazla bu duygulara muhtaç…
Ne yazık ki içinde bulunduğumuz dünya, her geçen gün daha fazla acıya, zulme ve gözyaşına sahne oluyor.
En temel insani değerlerin dahi ayaklar altına alındığı coğrafyalarda yaşanan, yaşatılan acılar yüreklerimizi sızlatmaya devam ediyor.
Gazze’de, Filistin’de ve dünyanın dört bir yanında vicdanları sızlatan dramlar yaşanıyor.
Bu kara tablonun ortasında, Kurban Bayramı gibi manevi derinliği olan günler bizlere bir kez daha hatırlatıyor ki:
“Merhamet varsa umut vardır. Dayanışma varsa diriliş vardır. Kardeşlik varsa gelecek vardır”
İnsanlık, bayramlara bir sofrada buluşmaya, bir tebessümle kenetlenmeye, bir duayla aynı göğe yönelmeye hasret…
İşte bu yüzden Kurban Bayramı, sadece bir dini vecibe değil, aynı zamanda insanlığın yaralarını saran ilahi bir ikramdır.
Kurban Bayramı’nın bu bereketli ikliminde, kalplerimizin bir olduğunu bilmenin huzurunu yaşıyoruz.
Bizler, dünyanın dört bir yanına dağılmış büyük bir milletin evlatları olarak; her bayramda daha da kenetleniyor, kalbimizi genişletiyor, kardeşliğimizi derinleştiriyoruz.
Ve biliyoruz ki bu yüzyıl, merhametin ve adaletin yüzyılı olacaksa; bunun yolu bu bayramların ruhunu yaşatmaktan geçecektir.
Bu vesileyle; başta Gazze ve Filistin olmak üzere tüm mazlum coğrafyalara rahmet, huzur ve adalet diliyor; yurtdışındaki kıymetli vatandaşlarımızı, gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizi en kalbi duygularımla selamlıyorum.
